Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu, Ocak 2025’te 33 kadın cinayetinin işlendiğini, 32 kadının ise şüpheli şekilde öldüğünü belirterek, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi çağrısı yaptı.

Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu tarafından yapılan yazılı bir basın açıklamasında kadın cinayetlerinin önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını istendi.

“Kadınların yaşam hakkı her geçen gün daha da büyük bir tehdit altında.

Son günlerde Türkiye'nin dört bir yanında yaşanan kadını cinayetleri, bir kez daha içimizi dağlamış, vicdanlarımızı kanatmıştır.

Kadınların yaşam hakkı, insanlığın en temel ve dokunulmaz değerlerinden biridir. Ancak, son dönemde Türkiye'de

kadın cinayetlerinin artışı, bu temel hakkın ne denli ihlal edildiğini ve kadınların yaşama haklarının nasıl sistematik şekilde ellerinden alındığını acı bir şekilde göstermektedir.

2025 yılı Ocak ayında 33 kadın cinayeti işlendi; 32 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu kadınların her biri birer yaşam, birer umut, birer hayattı. Yaşam haklarını koruyamadığımız her kadın, toplumun vicdanında derin bir yara olarak kalmaktadır.

Unutulmaması Gereken İsimler.

Meryem Demirkoparan (İstanbul): 27 yaşında, evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Fatma İnce (İstanbul): 51 yaşında, oğlu tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü

Sevgi Erbay (Afyonkarahisar): 37 yaşında, oğlu tarafından ateşli silahla öldürüldü.

Fatma Elif Zorlu (Antalya): 36 yaşında, eski eşi tarafından sokak ortasında yakılarak öldürüldü.

Ayşe Çelik (İstanbul): 27 yaşında, boşanma aşamasındaki eşi tarafından aracında ateşli silahla öldürüldü.

Gülnaz Adal (İstanbul): 6 çocuk annesi, evli olduğu erkek tarafından uyurken başından vurularak öldürüldü.

Bahar Aksu (İstanbul):Boşandığı eşi tarafından ateşli silahla sokak ortasında öldürüldü.

Bu isimler sadece birer istatistik değil; her biri birer insan, birer anne, birer kız kardeş, birer hayattır. Onların yaşama hakları ellerinden alındığında, hepimiz biraz daha eksiliyoruz. Bu cinayetler bireysel değil, toplumsal, yapısal ve politik sorunların doğruları sonucudur. Sessizlik, cezasızlık ve önlemsizlik öldürür. Bu kadınlar yaşamak istiyordu. Devletten, adaletten, çevrelerinden yalnızca yaşamlarını koruyacak kadar destek bekliyorlardı ama onları koruyamadık. Sistem koruyamadı. Hukuk yeterince güçlü değildi.

Biz Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak biliyoruz ki:

Kadın cinayetleri kader değildir. Kadın cinayetleri politiktir.

Şiddeti önlemek mümkündür.

Bunun için:

İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe girmesi,

6284 sayılı Kanun'un eksiksiz uygulanması,

Şiddet faillerine karşı cezaların caydırıcı şekilde verilmesi,

Şiddet mağdurlarına hızlı, erişilebilir, etkin koruma sağlanması acilen gereklidir.

CHP’Lİ AKPINAR: “TMO ÜRETİCİNİN DEĞİL, ÇIKAR GRUPLARININ HİZMETİNDE”
CHP’Lİ AKPINAR: “TMO ÜRETİCİNİN DEĞİL, ÇIKAR GRUPLARININ HİZMETİNDE”
İçeriği Görüntüle

Kadınların yaşam hakkı, yalnızca kadınların değil, hepimizin sorumluluğudur. Her suskunluk, her gecikme, her cezasızlık yeni bir cinayetin zeminidir.

Bahar için. Ayşe için, Fatma için ve adı bilmediğimiz tüm kadınlar için susmayacağız. Yaşam hakkı kutsaldır. Ve biz bir kişi daha eksilene dek değil, bir kişi daha eksilmemesi için mücadele edeceğiz”

Muhabir: Haber Merkezi